Günümüzde “Arap Baharı” olarak kamuoyuna duyurulan ve “Müslüman
ülkelere demokrasi geliyor” şeklinde bir propaganda ile dikkatlerden kaçırılan
bu plan, bölgemizdeki iç karışıklıklarının temelindeki stratejiyi ortaya
koymaktadır. Yani mesele “demokrasi ve insan hakları” talebi ile sokağa dökülen
insanlar değil, İsrail’in siyonist planına göre bu ülkelerin ayrıştırılması
meselesidir ve bu olayların altında Israil’in parmağını aramak en akılcı yaklaşım
olacaktır.
Siyonist plan çerçevesinde bugün Suriye’de gelişen olaylara
baktığımızda, Suriye bir iç savaşın tam eşiğindedir. Siyonist medya Suriye’deki
olayları, olduğunun çok ötesinde göstererek bir insanlık dramı görüntüsü
yansıtmakta ve Suriye’deki hükümetin devrilerek, yerine ABD yani İsrail yanlısı
bir hükümetin geçmesi için büyük çaba harcamaktadır. Bundaki amaç İran’ın
yalnızlaştırılmasıdır, İsrail’in en büyük korkusu olan nükleer güce sahip
olduğu düşünülen İran’ın… Siyonist planın Suriye için ortaya koyduğu strateji
şudur;
“…Lübnan’ın beş bölgeye bölünmesi Mısır, Suriye ve Irak da dahil olmak
üzere tüm Arap dünyası için bir başlangıçtır ve aslında Arap yarımadası
şimdiden bu yolda ilerlemektedir. Suriye ve daha sonra Irak’ın feshi ve
Lübnan’da olduğu gibi etnik ve dini bölgelere ayrılması İsrail’in uzun vadede
Doğu cephesindeki bir numaralı hedefidir ve bunun için kısa vadede bu
devletlerin askeri gücünün feshi ana hedeftir…”
Ve bu strateji Suriye’ye demokrasi ve insan hakları getirmek düşüncesinden
oldukça uzaktır. Plan Suriye’yi parçalamayı hedeflemiştir;
“…Suriye etnik ve dini yapısına istinaden tıpkı bugün Lübnan’da olduğu
gibi birkaç eyalete bölünecek ve kıyıda Şii-Alevi bir eyalet, Halep bölgesinde
Sünni bir eyalet, Şam’da Kuzey komşusuna düşman olan bir diğer Sünni eyalet
olacak ve Dürziler de belki bize ait olan Golan’da, mutlaka Havran’da Kuzey
Ürdün’de başka eyaletler kuracaklardır. Bu gelişmeler uzun vadede barış ve
güvenlik için garantör olacaktır ve bu hedef bugün bile erişebileceğimiz bir
noktadadır…”
Yayınlanmasından bu yana geçen otuz yıla rağmen bu siyonist planın
Türkiye’de gündeme alınmamış olması oldukça ürkütücüdür. Her gün
televizyonlarda boy gösteren strateji uzmanlarının ve akademisyenlerin, başa
Libya, Mısır ve Suriye’de yaşanan iç karışıklıkları, gerçeğin aksine bir Arap
Baharı gibi algılamaya yol açan analizler yapmaları ise daha da ürkütücüdür.
Çünkü bu plan, bölge coğrafyasındaki ülkeleri etnik ve dinsel temelde
ayrıştırma, çatıştırma ve parçalamayı hedefleyen bir plandır. Türkiye’de her
gün “Alevi-Sünni”, Kürt-Türk” kavram ve tanımlarının insan aklına
yerleştirildiği bu süreçte, bu planı görmezden gelmek demek, kamuoyunun
dikkatlerini başka yöne çekmeye çalışmakla eş anlamlıdır, yani gerçeği
gizlemek. Gerçek bu iken, bunu görmezden gelen bir anlayış nedendir, diye
sorulduğunda, verilecek cevap hep aynıdır; aydın ihaneti!
Türkiye Suriye’deki olayları yakından izlemektedir. Suriye üzerindeki
bu siyonist plan her cephesi ile açık ve net iken, Türkiye’nin bu plana göz
yumması düşünülemez. Aksi halde Türkiye, bugün Suriye üzerinde oynanan
oyunlardan nasibini almakta gecikmeyecektir ve bunun bedeli diğer Müslüman
ülkelere göre çok ağır olacaktır.
Erdal Sarızeybek
İLK KURŞUN
Kaynak: ÇARÇELLA, Anadolu’da Ateşle Oynamak.
0 yorum:
Yorum Gönder
Teşekkürler...