3 Kasım 2010 Çarşamba

Eskişehir’de zaman
03 Kasım 2010

Hafta sonu Eskişehir’deydik... Her gidişimizde İbis Otel’e inerdik... Bu defa yer bulamadık. Yenileri (mesela Dedepark) yapılmasına rağmen hafta sonlarında yurdun dört bir yanından kenti görmeye gelenler yüzünden zor yer bulunuyormuş artık. Üstelik büyük de bir kongre varmış şehirde. Daha da ilginci.. Pazar günü dönüşte trenlerde yer olmadığı gibi otobüslerde de ancak akşam seferlerinde yer kalmıştı. İstanbul’a öğle vakti Bursa üzerinden döndük... Tek başına mucizevi bir örnek kent yaratan adamı, Yılmaz Büyükerşen’i bir kez daha takdirle andık...
Şimdi iki saptama ve rica...
Bir; akşam içkisiz bir lokantada akşam yemeği yedik. Garsonlar öğrenciydi. Sohbet ederken haftada 6 - 7 gün, günde 12 saat çalıştıklarını anlattılar. Hem de asgari ücret karşılığı... Yarı zamanlı çalışmanın ise saati 2 liraymış... Günde 5 saat çalışılırsa 10 lira.. Sömürüye bakınız...
İki... Kentte birahaneler, barlar vs. gece saat 04.00’e kadar açıktı... Bir öğrenci kenti için bu süre çok fazla... Ve gereksiz. Londra’da her yer saat 11:00’de, İstanbul’da genelde 02:00’de kapanır. Eskişehir eğlence merkezi midir?
Sayın Yılmaz Büyükerşen ile Anadolu ve Osmangazi üniversitelerinin rektörlerine buradan çağrı yapalım...
Sayın hocalarımız; yukarıdaki iki konuyu çözmekte tam yetkili olmayabilirsiniz... Ancak bu kente gelen ve okuyan çocuklar size emanet ediliyor. Doğrudan yetkili olmasanız da devlete baskı yaparak öğrencilerin ezilmesinin ve sömürülmesinin önüne geçebilirsiniz. Eğlence yerlerinin kapanış saatinin daha makul sınırlara çekilmesini sağlayabilirsiniz. Lütfen durumdan vazife çıkarınız...



Yeşiller morardı!
Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu’nun, “Avrupa’daki Türkiye” adlı toplantıları önceki gün ve dün İstanbul’da yapıldı. Toplantının ilk günkü konuşmacılarından biri CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk idi. Neler söyledi, nasıl bir konuşma yaptı, derseniz... Özetleyerek aktaralım:
“Avrupalı dostlarımız, özellikle Yeşil dostlarımız, üzüntü ve hayretle görüyoruz ki ne zaman AB ve Türkiye konusu açılsa AKP’yi bırakıp CHP’yi eleştiriyorlar. AKP’yi değil bizi AB karşıtlığıyla, değişime, yeniliğe karşı olmakla suçluyorlar. CHP, hem AB’ye katılmak istiyor hem de reformlara karşı çıkıyor, diyorlar.
Şimdi size açıkça soruyorum; AKP hangi reformu getirmiş de CHP karşı çıkmıştır? Örneğin son anayasa değişikliğini reform olarak kabul ediyorsanız lütfen şu sorularıma yanıt veriniz; Yasama’dan sonra yargıyı da Yürütme’ye bağlamanın neresi reformdur? Hanginizin ülkesinde yargıçlar kuruluna parlamentodaki basit çoğunlukla üye seçilir? Hanginizin ülkesinde yargıçlar kurulu Adalet Bakanı, müsteşarı ve bunların emrindeki bürokratlardan oluşmaktadır? Hanginizin ülkesinde Anayasa Mahkemesi, iktidarın güdümünde ve tekelindedir? Bunlar reform ise, bize layık gördüğünüz bu reformlardan kendi ülkenizi ve kendi halklarınızı niye mahrum ediyorsunuz?



AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, “Askerlerin resepsiyona katılmamaları emre itaatsizlik” demiş.
Kendisi “Tayyip”in emireri ya... Her şeyi “emir - komuta” olayı olarak görmesi son derece doğal!
Fahrettin Fidan



Bomba
Taksim bombacısının PKK’lı olduğu ortaya çıkarken, PKK lutfetti, eylemsizlik kararını seçimlerin yapılacağı Haziran ayına kadar uzattı... Öne sürdüğü şartlar okkalı:
- Askeri ve siyasi alanlara dönük operasyonların durdurulması,
- Tutuklu Kürt siyasetçilerin serbest bırakılması,
- Abdullah Öcalan’ın sürece aktif olarak katılmasının önünün açılması ve yürütülen diyaloğun müzakere düzeyine çıkarılması,
- Anayasa ve hakikatleri araştırma komisyonlarının kurulması,
- Yüzde 10 seçim barajının kaldırılması.
Seçimlere kadar bu şartlar yerine getirilmezse ne olacak?
PKK yeniden eyleme geçecek. Bombalar patlatılacak.. İnsanlar öldürülecek... İmralı’nın barış yöntemi işte bu.
Silahı bırakmam, istediğimi vermezsem tetiği yeniden çekerim.
Koskoca devlet de bu tehdide boyun eğiyor. Sürekli geri adım atıyor...
Neden? Çünkü ABD, terör örgütüyle mücadele değil müzakere istiyor.
ABD’ye boyun eğdikçe PKK’ya boyun eğmeyi de sürdüreceğiz.
Bu yoldan ülkeye barış falan da gelmez.



Erdoğan, Basın Konseyi’ne “Oktay Ekşi’yi tard edin” diye seslenmiş.
İyi ki “Linç edin” demedi...
* * *
Yargıtay Başkanı Gerçeker, “Anayasa değişikliğine saygıdan başka çare yok” diyor.
Kaygıdan saygıya geçtiler mecburen...
Haldun Ertem



Hâkim Bey
İktidarın borazanı olursan
Nasıl güvenelim sana hâkim bey?
Kararını ona göre alırsan
Nasıl güvenelim sana hâkim bey?
* * *
Anayasa Mahkemesi halloldu
HSYK AKP’liyle doldu
Tutunacağımız bir dal mı kaldı
Nasıl güvenelim sana hâkim bey?
* * *
Dinci işgaline uğradı kurum
Ana ile kadı durumu, durum
Vicdanına danış, haksız mı sorum
Nasıl güvenelim sana hâkim bey?
* * *
Telekulak, montaj, gizli kamera
Dürüst insanlara çalıyor kara
Tehdide, şantaja verilmez ara
Nasıl güvenelim sana hâkim bey?..
* * *
Elimizden kayıp giderken vatan
Zindanı boyluyor doğruyu yazan
Yarın mahkemene gelirse Ozan
Nasıl güvenecek sana hâkim bey?..
Ozan Şentürk



Mısır’daki Müslüman Kardeşler örgütü iktidar adayı olmak için AKP’yi örnek alacakmış.
Bizim Müslüman kardeşlerin nasıl ihya olduğunu gördüler tabii...
Akif Kökçe

PKK “eylemsizlik” kararını 2011 seçimlerine kadar uzatmış.
Referandum kıyağından sonra bir de seçim kıyağı demek!
Ahmet Nedim



0 yorum:

Yorum Gönder

Teşekkürler...

 
Kemalist Kuvvet © 2011 | Designed by RumahDijual, in collaboration with Online Casino, Uncharted 3 and MW3 Forum
www.yuzde55.com