Atatürkçü Düşünce Derneği Üyelerine Açık mektup..
Haberler, Tolga Kale
27 Temmuz 2010Kemalist bilincim bana 12 Eylül referandumunda “hayır” sonucu çıkması için elimden geleni yapmamı söylüyor.
İstifa!
ADD olarak biz neden varız? Varlık amacımız ne?
İstifa!
ADD olarak biz neden varız? Varlık amacımız ne?
Atatürkçü Düşünce Derneğimizin on dört yıllık üyesiyim. 28 Şubat sürecine neden olan Refah Yol iktidarının en baskıcı ve Cumhuriyetin temellerini tehdit eden davranışların yoğunlaştığı dönemde derneğimizin Manisa Şubesine üye oldum.
Gençlik Komisyonu kurucu başkanlığı yaptım. Üç dönem üst üste Şube Yönetim Kurulu üyeliği ve genel merkez delegeliği görevlerini sürdürdüm.
Refah Yol iktidarındaki dönemindeki baskıcı ve Cumhuriyeti tehdit eden faaliyetleri hemen herkes hatırlıyor, ancak bunların yanında o tarihlerde Manisa özelinde gelişen, öğrenci işkence olaylarını anımsayanlar nasıl bir ortam ve koşullar içinde derneğimize üye olduğumu ve kurullarda görev yaptığımı daha iyi anlayacaklardır.
Tüm bunları derneğimize karşı yüreğimde duyduğum sevgiyi bir ölçüde de olsa anlatabilmek için yazdım.
Hayatını Mustafa Kemal’in yolunda ilerlemeye adamış, bu amaçla derneğimize üye olmuş bir kişi olarak, Genel Merkezimizin 20.07.2010 tarih 2 nolu genelgesindeki, “31 Mayıs 2010 tarihinden 13 Eylül 2010 tarihine kadar Atatürkçü Düşünce Derneği üyelerinin, referandumda tarafsızlıklarını korumak zorunda olmaları nedeniyle herhangi bir propaganda çalışmasında bulunmaları, ilan veya afiş asmaları, seçim sonuçlarını etkileyecek herhangi bir açık veya kapalı salon toplantısı düzenlemeleri olanaklı görülmemektedir.” İfadeleri karşısında inanılmaz bir yürek acısı hissettiğimi bilmenizi isterim.
Değerli Üyeler;
12 Eylül’de oylanacak bu Anayasa değişiklikleri; yargıyı dolaylı olarak da olsa Meclis çoğunluğunu elinde bulunduranlara bağlayan düzenlemeleri içermiyor mu? Bağımsızlığını yitirmiş yargı, laik demokratik yapımızı nasıl koruyabilir? Türban vb girişimlerin önünü nasıl kesebilir? Ahmet Necdet Sezer döneminde Cumhurbaşkanının yetkilerini çok bulanlar şimdi bu referandumla yetkileri daha da arttırmıyorlar mı? Bu yetki artırımının amaçlarından biri de yarı başkanlık sistemine geçmenin koşullarını hazırlamak olamaz mı? Yarı başkanlık sistemi, federasyonu getirmez mi? Bunun gerçekleşmesi, okyanus ötesinin gücün amaçladığı, Kürt devletinin kurulmasına hizmet etmiş olmaz mı? Bu ülkemizin bölünmesi sonucunu doğurmaz mı?
Tüm bu sorular birer domino taşıdır. Anayasa değişikliğine “evet” sonucu çıkması durumunda domino taşlarının birer birer devrilmesi Atatürk Cumhuriyeti”nin son bulması tehlikesi olasıdır.Biz ADD olarak domino taşlarını devirmek isteyenlere seyirci mi kalacağız?ADD olarak biz neden varız? Varlık amacımız ne?Böylesine hayati önemdeki bir anayasa değişikliği sürecinde varlığımızı ortaya koyamayacaksak neden varız?
Şimdi birileri mutlaka şunu söyleyecektir. Efendim biz kamu yararına çalışan statüdeki bir derneğiz. İktidar bunu almak istiyor, onlara fırsat vermemeliyiz falan filan.
Elbette kamu yararına çalışan dernek statümüzü kaybetmemeliyiz. Bu konuda uyanık olmalı, akıllı davranmalıyız. Ama bu statüyü kaybetmeyeceğiz diye, iktidarın tehditlerine boğun mu eğeceğiz?
Derneğin tüzel kişiliğini işin içine katmadan ya da direk Anayasa sözünü anmadan çalışma yapılamaz mı?
Derneğin bu statüsü gider diye, anayasaya hayır çalışması yapmayanların, üyelerine taraf olmayın telkininde bulunanların; düşüncelerine ve yapmak istediklerine katılmadıkları halde, servetlerini kaybetmesinler diye iktidara boğun eğen, onun dümen suyuna girenlerden ne farkları kalır?
Üstelik yasal mevzuatın tarafsızlıklarını korumak zorunda olanlar diye saydıkları, derneğin tüzel kişiliği ve derneğin memurları, hizmetlileridir.
Oysa ne Dernekler Kanununa ne de dernek tüzüğümüze göre, derneğin üyelerinin, tüzel kişiliği temsil yetkileri yoktur. Dolayısıyla kişisel olarak yapacakları çalışmalar asla üyesi oldukları derneği bağlamaz.
Tüm bu gerçeklere karşın, sayın Genel Sekreterimizde, ADD üyelerinin tarafsızlıklarını korumaları gerektiği düşüncesi nasıl uyanmıştır merak etmekteyim.
Yasal mevzuata göre, kamu yararına çalışan bir dernek yerel ve genel seçimlerde, taraf olabilir mi? Bir düşünün acaba sizler bizler seçim zamanlarında çalışma yaptık mı yapmadık mı? Derneğimizin statüsü hala duruyor mu?
Bütün mesele uyanık olmak, akıllı davranmak ve Kemalist duruşu sergilemeyi içtenlikle istemektir.
Bu mektubun amacı, yeni seçilen genel merkez yönetimimizin daha ilk sınavını vermeden sınıfta kaldığını söylemek değil, hatalı genelgenin düzeltilmesini ve tüm örgütün Kemalist duruşun sergilenmesi için harekete geçirilmesini sağlamaktır.
O nedenle sakın hiç kimse, hiçbir amaçla bu mektubumu dernek içi çekişmelerde kendi faydasına kullanmaya kalkışmasın.
Gün, tüm Kemalistler olarak, bir olma, omuz omuza olma günüdür.
Genel Merkezimizin de doğru duruş ve politikalarla, örgütü kendi arkasında tek vücut yapma sorumluluğu da elbet vardır.
** *
Ben Mustafa Kemal çocuğuyum. Onun ideolojisi ile büyüdüm ve yaşamımı, Kemalist Türkiye amacına adadım.
Benim rehberim, büyük söylev, 10. Yıl nutku, bursa söylevi ve Atatürk’ün yaptıklarıdır.
Bende her Türk genci gibi, Atatürk’ün emaneti olan Cumhuriyeti onurlu ve gururla omuzlarımda taşıyorum. Şartlar ne olursa olsun, ödeyeceğim bedel ne olursa olsun son nefesime kadar bu mücadelemi sürdüreceğim.
Kemalist bilincim bana 12 Eylül referandumunda “hayır” sonucu çıkması için elimden geleni yapmamı söylüyor.
Sevgi ve saygı duyduğum Genel Merkezimiz, referandum konusunda “hayır” duruşunu gösteremeyebilir. Üyelerine bu konuda telkinde de bulunabilir. Bu seçilen yönetimin tercihidir. Örgüt bu tercihe katılmıyorsa zamanı geldiğinde bunun hesabını soracaktır.
Benim bugünkü amacım, ne muhalefet yapmak ne de hesap sormak değildir. Benim derdim elimizden giden Atatürk Cumhuriyeti’ne sahip çıkılması için atılan bir acı çığlıktır.
Çok sevdiğim, yıllarımı verdiğim derneğim nasıl tavır alırsa alsın, ben referandumda “hayır” sonucu çıkması için elimden gelen çabayı göstereceğim.
Bugüne kadar örgüt disiplinine hep bağlı kalmış bir kişi olarak, konu vatanın geleceği olduğu için bu kez buna uymayacağım
.
Genel Merkezimiz, benim kişisel çabalarımın derneğimizin kamu yararına statüsünün gitmesine neden olacağını ya da derneğimizin bu yüzden kapatılacağını düşünüyorsa, bu mektubumu istifa olarak algılayıp üyeliğimi silebilir.
ADD’den üyeliğim silinebilir cümlesini yazmakta ne kadar zorlanırsam zorlanayım, ne kadar içim acırsa acısın, Mustafa Kemal’in yolunda doğru bir adım attığımı düşündüğüm içinde bir o kadar rahatım.
Tarih hepimizin duruşunu ve sonuçlarını yazacaktır.
Ve umarım tarih, Atatürk Cumhuriyeti’nin nasıl yıkıldığını değil, Kemalistlerin, ülkelerini kurucularının yolunda ilerleyerek nasıl aydınlattıklarını yazar..
add89@tolgakale.org
PANEL
“ANAYASA VE REFERANDUM”
TARİH: 31 TEMMUZ 2010 SAAT : 21:00
YER: SALDA KEMALİST DOSTLAR KAMPI YEŞİLOVA-BURDUR
DÜZENLEYEN: YEŞİLOVA BELEDİYESİ
KONUŞMACILAR:
TOLGA KALE/İLK KURŞUN GAZETESİ YAZARI
İBRAHİM GÜR/DENİZLİ ZMO BAŞKANI, İLK KURŞUN GAZETESİ YAZARI
GÜNEŞ ERKUL/İLK KURŞUN GAZETESİ YAZARI
“ANAYASA VE REFERANDUM”
TARİH: 31 TEMMUZ 2010 SAAT : 21:00
YER: SALDA KEMALİST DOSTLAR KAMPI YEŞİLOVA-BURDUR
DÜZENLEYEN: YEŞİLOVA BELEDİYESİ
KONUŞMACILAR:
TOLGA KALE/İLK KURŞUN GAZETESİ YAZARI
İBRAHİM GÜR/DENİZLİ ZMO BAŞKANI, İLK KURŞUN GAZETESİ YAZARI
GÜNEŞ ERKUL/İLK KURŞUN GAZETESİ YAZARI
0 yorum:
Yorum Gönder
Teşekkürler...