Tarihe geçecek Savunma! Harbiye’den Mustafa Kemaller çıkar…!

23 Şubat 2012 Perşembe


İSTANBUL 13. AĞIR CEZA
MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
Sayın Başkan, Saygıdeğer Heyet,
Üç buçuk yıllık bir aradan sonra kendimi savunabilecek olmamın derin mutluluğunu yaşamaktayım. Bu mutluluğu yaşamak için büyük bir bedel ödemek zorunda bırakıldım.
Üç buçuk yıl sonra üzerime atılı olan iftiraları, tek tek, kelime kelime açıklayacağım. Üç buçuk yıl boyunca çarşaf çarşaf iftiraları basan Mondros basını şimdi bu gerçekleri basabilecek mi göreceğiz?
Sayın Başkan savunmama başlamadan önce, beni bu günlere getiren, iyi günümde, kötü günümde yanımda olan, bu iftiralar karşısında tek bir şüphe bile etmeden arkamda dik duran, eli öpülesi anama, yanakları öpülesi babama ve biricik eşime sonsuz teşekkürler ediyorum.
Bu süreç zarfında yaşadığım haksızlığın ortadan kaldırılması için insanüstü çaba sarfederek avukatlığımı üstlenen Sn. Celal ÜLGEN‘e ve Sn. Hüseyin ERSÖZ‘e bir defa daha huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Aynı zamanda tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldıktan sonra göreve başlamamda tereddüt etmeyen, bu iftiralara prim vermeyen, gerçekler ortaya çıktığı zaman onur duyacaklarını bildiğim değerli komutanlarıma ve kurumum TSK’ya teşekkürü bir borç bilirim.
Değerli Kardeşim Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi‘nin ifade ettiği üzere; Türk Milletinin Çiğiltepesinden, Albay Reşat’ın direniş sathından, Yüce Türk Milletine selam olsun!
Sayın Başkan bu cephe namus cephesidir ve hiçbir zaman yıkılmaz. Bundandır ki Mustafa Kemal’in kurduğu cephe yıkılmadı, yenilmedi. İşte o cepheden, sizlere sesleniyorum.
Sayın Başkan bu iddianame iftiralar manzumesidir. Bu iddianame bir hastalık eseridir. Öncelikle bu hastalığı ortaya koymak zorundayız. Bu hastalık karanlıklardan, zulümlerden, iftiralardan, haksızlıklardan, yalanlardan, inkarlardan beslenen bir illettir.
Sayın Başkan siz de göreceksiniz ki benim hakkımda hazırlanan bu iddianamede ne delil ne de kanıt vardır. Zaten normal bir insanın bile buna iddianame demesi mümkün değildir.
Bu iddianame bir iftira-namedir. Çünkü iftiralar manzumesidir.
Bu iddianame bir istiğza-namedir. Çünkü mahkeme heyetiyle alay etmektedir.
Bu iddianame bir istihare-namedir. Çünkü iddia makamı adeta uykuya yatarak rüyasında muhbirlerden haber almıştır.
Bu iddianame bir iğlak-namedir. Çünkü iddia makamı kelime ve cümlelerle oynayarak ve muğlak ifadeler ile mesnetsiz suçlar ortaya koymaktadır.
Bu iddianame bir icat-namedir. Çünkü iddia makamı bu iddianameden fantastik keşifler peşindedir.
Bu iddianame bir ibret-namedir. Çünkü hukukun aleni katledildiğini genç hukukçulara birebir anlatan ibret masalıdır.
Bu iddianame bir icazet-namedir. Çünkü karanlıklardan müsaade alınmadan böyle bir eser ortaya konulamaz.
Bu iddianame bir iftira-namedir. Çünkü benim hakkımda fetva vermekten geri kalmamıştır.
Bu iddianame bir iğfal-namedir. Çünkü halkımızı, Türk yargısını ve bizi aldatmaya, kandırmaya, karalamaya çalışan bir mekanizmadır.
Sayın Başkan savunmamda göreceksiniz ki bu iddianamede iftira, istiğza, istihare, iğlak, icat, icazet, ifta, iğfal vs. her şey var fakat ben yokum. Kötülükler saçan, adaletsizlikle, kanunsuzlukla övünen, insanın insan olmaktan utandığı bu senaryonun içerisinde ben yokum Sayın Başkan. Bu senaryonun nasıl yalanlarla, iftiralarla, karalamalarla, kötü niyetle hazırlandığını sizlere açıklayacağım. Soruşturma savcılarının her türlü gerçek dışı savlarına kelime kelime cevap vereceğim Sayın Başkan.
Tevfik Fikret’in çok güzel bir sözü vardır;
Beşerin böyle delaletleri var,
Putunu, kendi yapar, kendi tapar.
İşte hiçbir somut delile dayanmadan hazırlanan bu senaryonun kötülükleri, iftiraları ancak onu hazırlayanların zihinlerinde yer bulabilir.
Sayın Başkan bu iddianame, Türk subayını paketlediğini iftiharla söyleyerek övünenlerin eseridir. Bu dava sonunda adaletin kimleri paketleyeceğini hep birlikte göreceğiz.
Sayın Başkan bu iddianame, ayartılan, kandırılan, tehdit edilen gaspçıların, katillerin gizli tanık adı altında papağanlaştırılıp konuşturulduğu trajikomik bir senaryodur.
Sayın Başkan bu iddianame ile bir hukuk faşizmi yaratılmak istenmiştir. Bu iftiralar ile 6 ay özgürlüğümü kısıtladığını düşünenler yanılıyorlar. Çünkü özgürlüğü kavramak için esaretten kavrulmak ve esir yaşamaktan kahrolmak gerekir. Özgürüm diyenler, özgürlük için bedel ödeyenlerdir. Hiçbir esaret özgürlüğün bedelinden pahalı olamaz.
Sayın Başkan bu iddianameye göre Mustafa Kemal okumak, Nutuk bulundurmak suçtur. Bu iddianame ile Mustafa Kemal’i yıkarak, Türk Milletinin gözünden düşürmeye çalışacağını umanlar, kendi küçük dünyaları içinde büyük bir yanılgı yaşadıklarını göreceklerdir.
Sayın Başkan şimdi sizlere vazifesine ihanet edenlerin iftiralarını tek tek açıklayacağım.
İDDİLARA YANITLAR
İDDİA 1
İddianame sayfa 1764 son paragraf: Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Ali Özoğlu’nun hayati derecede önem verdikleri TSK’ne sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları…
Sayın Başkan savcılık sorgumda da belirttiğim üzere Kemal Aydın ve Neriman Aydın bana bir şekilde ulaşmadılar. Aksine Kemal Aydın’ı Ankara’nın merkezi Kızılay’da bir kıraathanenin dışında Noyan ile sohbet ederken gördüm ve yanlarına giderek Noyanın tanıştırması vesilesi ile tanıştık. İlk tanışmamız ve sonraki görüşmelerimizin- kız kardeşim ve kuzenim ile birlikte gittiğimiz yemek hariç- tamamı burada gerçekleşmiştir. Halka açık, herkesin şahit olabileceği bir yerde kıraathane dışında olmuştur. Ali Özoğlu’nu ise ilk defa bu mahkemede tanıma fırsatım oldu. Daha önce ismini duyduğum fakat görüşmediğim Ali Özoğlu ile mahkeme de tanışana kadar hiçbir görüşmem olmamıştır.
İDDİA 2
İddianame sayfa 1765 2nci paragraf: Neriman Aydın ve Ali Özoğlu’nun şüpheli Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, KHO’nda okuduğu sırada bir şekilde ulaştıkları Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte kazandırdıkları, Mehmet Ali Çelebinin samimi olduğu şüpheliler Eren Mumcu, Noyan Çalıkuşu, Önder Koç ve Yaşar Tozkoparan’ı bilge bir kişi olarak tanıttığı Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile tanıştırdığı …
Sayın Başkan değerli arkadaşım Mehmet Ali Çelebinin savunmasında belirttiği gibi onun Kemal Aydın’la tanışması bizden sonra olmuştur. Tahminen Mart 2007 tarihinde Noyan hem beni hem de Çelebiyi arayarak Buluş Kıraathanesinde oturduğunu söylemişti; Oraya gittiğimizde kıraathanenin dışında oranın çalışanları ve Kemal Aydın ile birlikte oturdukları ve sohbet ettiklerini gördük ve biz de yanlarına gittik. Mehmet Ali Çelebi’nin tanışması tamamen tesadüf eseridir.
İddia makamı tamamen faraziyelerle, hiçbir belge ve bulguya dayanmadan, böyle bir iddia ortaya atmıştır. Soruşturma savcıları bu iddialarını kanıtlayamaz ise ki kanıtlayamamışlardır; bu nedenle iddianame bir iftira-namedir. Soruşturma savcıları kendi kurdukları senaryoya kendilerini öyle bir kaptırmışlar ki; kendi hayallerine kendileri de inanır olmuşlardır. Soruşturma savcıları siz değerli heyet ve Yüce Türk Milletini de yanıltmışlardır. Soruşturma savcıları bu iddiaları ile bu iddianameyi istihza-nameye dönüştürmüşlerdir.
İDDİA 3
İddianame sayfa 1765 aynı paragrafta: Mehmet Ali Çelebi’nin hafta sonları ve her fırsatta arkadaşlarını Şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın evine getirdiği…
Sayın Başkan bu akla hayale sığmaz savlar ile makamınızı meşgul etmek istemezdim ama soruşturma savcılarının iftira-nameye dönüştürdüğü bu trajik-komik senaryoyu sizlerin huzurunuzda irdelemek istiyorum.
Sayın Başkan daha önce de belirttiğim üzere Neriman Aydın’ın Çankaya’daki evine 2 defa gittim. 1 defa kız kardeşim tedavi maksadıyla geldiğinde, 1 defa kuzenim Trabzonspor maçı izlemek için geldiğinde. Eğer soruşturma savcılarının hayallerini bir an için doğru kabul edersek, ailece örgütün içerisine girmiş oluruz. Maazallah iyi ki babam ile gitmemişiz; kalbi var şekeri var, bu iftiralara gelemezdi. Kız kardeşim ile yaptığımız ziyarette yemek yedik ve bir süre sohbet ettikten sonra ayrıldık. Kuzenim ile uğradığımız da ise birer bardak çay içip kalktık. Sayın Kemal Aydın’ın evini ise hiç görmedim ve bilmem.
Bu ev ziyaretinin neresi gizli toplantı? “Hafta sonları” ve “her fırsatta” ifadesini kullanan soruşturma savcıları bu çoğulcu ifadeyi açıklamalı ve kanıtlamalıdırlar. Benim hafta sonları ve her fırsatta nerede olduğum bellidir. Açıp telefon sinyallerime baksınlar. Kız kardeşim, kuzenim Allaha şükür hayattadır. Buyurun huzurunuza çağırın ve bu iftiralar karşısında gerçekleri iddia makamına haykırsınlar. Sayın Başkan soruşturma savcıları adeta gaipten gelen seslerle bu iddiaları ileri sürmüşlerdir. Bu haliyle bile bu iddianame adete istihare-namedir.
İDDİA 4
İddianame sayfa 1765 aynı paragrafta: .…Mehmet Ali Çelebi’nin bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta şüpheli Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Ali Özoğlu’nun örgüt propagandası yaptıkları…
Sayın Başkan, eğer kendileri yazdıysa soruşturma savcıları yazdıklarına kendileri inanıyor mu? Allah aşkına açıklasınlar. Kızılay’ın merkezinde kıraathanede yapılan şu gizli toplantıyı soruşturma savcıları açıklasın, Yüce Türk Milletinin içi rahatlasın. Kahvehanede, kahvehane çalışanlarıyla, orada çalışan büfe sahibi, bakkalıyla, iddia bayisiyle orada ancak şamata olur. Herkesin gözü önünde, Kızılay’ın merkezinde, aleni, kıraathane dışında, okey masasında nasıl gizli toplantı yapılmış, ne konuşulmuş, ne kararlar alınmış iddia makamı size açıklamak zorundadır. Kim ne propaganda yapmış, nasıl yapmış görmek istiyorum. İddia makamı bu iddialarını kanıtlamak zorundadır. Ayrıca yukarıda da açıkladığım üzere Ali Özoğlu ile ilk defa mahkemede karşılaştık ve tanıştık. Bu kahvehanede bize propaganda yapan Ali Özoğlu’nun ruhu muydu?
Sayın Başkan eğer orada çalışan insanlara sorulsaydı, orada oturan bizlerin günlük konuşmalar, hal hatır sorma ve çay parası ödemek dışında bir şey yapmadığımızı kolaylıkla öğrenebilirdi. Bu senaryoda işlenmemiş suçlar, olmadık niyetler, bulunmayan kasıtlar icat edilmiştir. Bu senaryo iddianameden öte adete icat-name olmuştur. İddia makamı fantastik keşifler peşindedir.
İDDİA 5
İddianame sayfa 1765 aynı paragrafta: Şüpheliler Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları…
Sayın Başkan açıkçası Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile yaptığımız sohbetlerde böyle bir hava hissedemedim. Soruşturma savcıları o havayı nasıl hissetmiş bilemiyorum. Ama şunu biliyorum ki Soruşturma savcıları bu muğlak ifadeler ile bizleri acımasızca lekelemeye çalışmıştır. İddianame bu hali ile ancak iğlak-name olabilir. Bu iddianamede kelime ve cümleler dolaşık ve çapraşık hale getirilip, muğlak ifadelerle mesnetsiz suçlamalar ortaya konulmuştur.
İDDİA 6
İddianame sayfa 1765 aynı paragrafta: …subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen KHO öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, askeri öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yasama ve yürütme organına karşı askeri okul öğrencilerini kışkırtarak yönlendirdikleri…
Sayın Başkan biraz önce ifade etmiş olduğum gibi benim Kemal Aydın ile tanışmam tamamen tesadüf eseri ve Noyan Çalıkuşu vasıtası ile olmuştur. İddia makamının bu savurduklarını bir an olsun doğrularsak şöyle bir manzara ile karşı karşıya kalırız. Kıraathane önünde oturan devre arkadaşım vasıtasıyla, kahve çalışanları, bakkal, kafe işleticileri, iddia bayii sahipleri, okeye dönen insanlar, tavla oynayanların huzurunda örgüte dahil oldum. Bu saçmalığa asla ve asla tahammül edemediğimi ve sizin de etmeyeceğinizi biliyorum.
Sayın Başkan hafta içi okuldayım, hafta sonu kız arkadaşım ile beraberim, bu toplantılara ne zaman nerede katılmışız. Kız arkadaşımla buluş kıraathanesine gidip orada Çelebi ile masumane bir sohbeti; gizli bir örgüt toplantısı yapanlara yazıklar olsun diyorum.
Sayın Başkan bu iddianame aynı zamanda bir ibret-namedir
İDDİA 7
İddianame sayfa 1765 aynı paragrafta: Mehmet Ali Çelebi tarafından örgüte kazandırılan Eren MUMCU’nun, diğer örgüt mensuplarıyla birlikte örgütün amaçları doğrultusunda faaliyette bulunduğu, şüphelinin de içinde bulunduğu örgütün muvazzaf olarak TSK bünyesine katıldıktan sonra da devam eden Harp Okulu içindeki hücre yapılanmasını Mehmet Ali Çelebi’nin Noyan Çalıkuşu’nun yardımı, şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda yönettiği anlaşılmaktadır.
Sayın Başkan, burada iddia makamı her şeyi birbirine karıştırmıştır. Yukarıda belirttiğim üzere Çelebinin tanışması daha sonra olmuştur. Yani o bizi herhangi biri ile tanıştırmamıştır. İddia makamına soruyorum; örgüt adına yaptığım faaliyetleri açıklayınız lütfen? Bakın kanıtlayın demiyorum, açıklayın diyorum?
Sayın Başkan benim Kemal Aydın ve Neriman Aydın’dan aldığım emir ve talimatlar nelerdir? İddia makamı bu emir ve talimatlara örnek verecekler mi acaba? İddia makamının iftiralar manzumesi bu iddianameyi ancak icazet-name yapabilir. Karanlıklardan, boşluklardan yalanlardan, iftiralardan, karalamalardan, hiçliklerden beslenenlerin izni ile ancak böyle bir iddianame ortaya çıkabilirdi.
İDDİA 8
İddianame sayfa 1765 aynı paragrafta: Şüpheli Kemal Aydın ve kendisine bağlı olarak çalışan Neriman Aydın tarafından görünüşte Atatürkçü olarak yetiştirildikleri söylenen askeri personel olan şüpheliler dosya içerisinde bulunan telefon konuşmaları, e-mail içerikleri ve alınan ifadelerinde şüpheliler Kemal Aydın, Neriman Aydın ve hatta Durmuş Ali Özoğlu hakkında övücü ifadeler kullanırken, diğer taraftan eğitim gördükleri KHO eğitim sistemini ve bağlı bulundukları komutanları aşağılama derecesinde eleştirmektedirler. Bu tablo karşısında askeri personel olan şüphelilerin kendi komutanlarına değil de ismi geçen şüphelilere ve dolayısıyla da örgüte gönülden bağlı oldukları….
Sayın Başkan, iddia makamı benim Atatürkçülüğümü sorgulamaya çalışmıştır. Hakkı değildir. Benim hakkımda fetva vermeye çalışmakla iddia makamı bu iddianameyi ifta-nameye çevirmiştir.
Sayın başkan soruyorum; benim hangi telefon içeriğimde, hangi e-postamda eğitim gördüğüm kurumumu veya eğitim aldığım komutanlarımı aşağılamışım, eleştirmişim? Bunu soruşturma savcıları somut olarak ortaya koymalıdırlar.
Sayın başkan biz askerliğin başlangıcında ettiğimiz yeminle, amirlerimize mutlak itaat edeceğimize ant içtik. İddia makamı ise bunun aksini iddia ediyor; bana ait olan bir telefon görüşmesinde, e postada göstersinler böyle bir hakareti veya eleştiriyi de sayın heyet ve Yüce Türk Milleti görsün.
Bizim bağlılığımızı sorgulayanlar asıl kendilerinin hakka, hukuka ve adalete bağlılıklarını vicdanlarında sorgulamaları gerekir.
Sayın Başkan, her şey ortada. Telefon görüşmelerim, e-postalarım, istediğiniz zaman bakabilirsiniz. Eğer komutanlarım hakkında tek eleştirim veya hakaretim varsa beni mahkum edebilirisiniz.
İDDİA 9 
İddianame sayfa 1765 aynı paragrafta: Şüphelilerden Kemal ve Neriman Aydın’a okudukları okula ve askeri öğrencilere ait disiplin notuna varıncaya kadar çeşitli istihbari nitelikte bilgi temin ettiği, yasadışı faaliyetlerinin deşifre olmaması için şüphelinin diğer arkadaşları gibi çalışmalarını gizlice yürüttüğü…
Sayın heyet bu okuduklarınız herhangi bir polisiye roman senaryosu değildir. İddia makamının şahsım hakkında ki iddialarıdır. İddia makamının elinde bana ait, KHO öğrencileri veya komutanlarıyla ilgili istihbari bilgi içeren, belge, doküman veyahut herhangi bir yazı kırıntısı varsa açıklamalıdır. Eğer yoksa bu iftiralar denizinden sorumlu olacaklardır. Ben hayatımın hiçbir döneminde ne bir şahıs hakkında ne de bir kurum hakkında istihbarat topladım ne de yazı yazdım.
Sayın heyet sizden bu konudaki tek isteğim, iddia makamının şahsım hakkında ileri sürdüğü iddiaların tek bir tanesini bile kanıtlamasını istemenizdir. Disiplin notuna varıncaya kadar “benim tarafımdan” hazırlanmış hangi belge doküman vardır?
Sayın Başkan gizli çalışmalar nelerdir? Afaki yazılmış senaryolar ne yazık ki ki ancak 4 yıl sonra adaletin duvarına çarpabilmiştir. Bu traji-komik iftiralar manzumesinin iddianame olabilmesi için aynı zamanda bir ispat-name olması gerekirdi. Ancak İddia makamı hiçbir iddiasını ispata teşebbüs bile etmemiştir.
İDDİA 10 
İddianame sayfa 1765 aynı paragrafta: …kendi aralarında ki örgütsel irtibatı sağlamak için sivil kişiler aracılığıyla temin ettikleri isim ve yer kaydı bulunmadığını söyledikleri özel cep telefonu hattı kullandığı, örgüt üyelerinin sızma ve örgütlenme faaliyetlerinin tespit edilmesini önlemek için karşı bir önlem olarak birbirleriyle aralarında ki ilişkileri normal arkadaşlık ve dostluk ilişkisiymiş gibi gösterme çabasına girdiği, askeri okul içinde örgüt faaliyetlerini hücre tipi yapılanma şeklinde sürdürdüğü, oluşan hücre yapılanmasında tüm örgüt üyelerinin birbirlerini tanımadıkları…
Sayın Başkan, daha önce arkadaşım Mehmet Ali Çelebi’nin detaylı olarak açıkladığı konu için iddia makamına soruyorum: Sonu …..5870 ile biten AVEA sim kartı ve …..2284 ile biten TURKCELL sim kartı haricinde kullandığım bir sim kartı göstersinler? Sayın HEYET bu sorduğum sorulara iddia makamı cevap vermek zorundadır. Noyan Çalıkuşu, Mehmet Ali Çelebi, Kemal Aydın, Neriman Aydın ile yapılan görüşmelerimin hepsi 2284 ile biten Turkcell sim kartımın olduğu telefondur. Bunun dışında iddia makamının fantastik icadı herhangi bir özel sim kartım olmamıştır.
Sayın Başkan bir diğer ucube senaryo ise; “normal dostluk ve arkadaşlık” ilişkisi hususudur. Efendim Mehmet Ali Çelebi’yi 1999 dan beri yani 13 yıldır, Noyan Çalıkuşu’nu 2000 yılından beri yani 12 yıldır tanımaktayım. Afedersiniz ama aramızda nasıl bir ilişki bekliyor iddia makamı. İkisiyle de kardeşlerimden daha çok zaman geçirdim, acıyı da mutluluğu da beraber paylaştık. Bizim ilişkimizden arkadaşlık ve dostluk dışında bir ima çıkarmak sapkınlık olur.
Sayın Başkan, 2007 Ağustosundan beri girmediğim KHO yerleşkesinde nasıl bir örgütlenme çabasına girmişiz anlamadım açıkçası.
Sayın Başkan, iddianamede ismi geçen Harp Okulu mezunu; Noyan Çalıkuşu, Mehmet Ali Çelebi, Önder Koç, Yaşar Tozkoparan, Hasan Hüseyin Uçar’ı şahsen tanırım ve görüşürüm. İddia makamı birbirimizi tanımadığımızı iddia ederek, gizli bir hücre örgütlenmesi olduğunu, hukuku, adaleti KANATARAK ortaya koymaya çalışmıştır. Kusura bakmasınlar ama buradan ne çete çıkar, ne örgüt çıkar, ne hücre yapılanması çıkar. Buradan ancak Harbiyeli çıkar. Namuslu ve Şerefli Türk Subayı çıkar. Sayın Başkan, gördüğünüz üzere, bu iftira niteliğindeki iddialar denizi ancak iğfal-name olabilir. İğfal-name Yüce Türk Milletini, Sizi ve bizi aldatmaya çalışan bir mekanizmadır.
İDDİA 11
İddianame sayfa 1766 5nci paragrafta: Eren MUMCU’nun; şüpheliler Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu ile Mehmet Ali Çelebi’nin yönlendirme, emir ve talimatlarıyla örgütün TSK’ne sızma faaliyetleri kapsamında KHO içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı da okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir subay olarak görev yapmaya başladığı TSK içinde devam ettirdiği…
Sayın Başkan, iddianamenin sonuna burada Ali Özoğlu’ndan da emir ve talimat aldığım eklenmiş. Telefon numarasını bilmediğim, dava öncesinde kitap fuarında gördüğüm ama konuşmadığım-hatta O muydu değil miydi bilmediğim- duruşmalarda görüp tanıştığım bu insandan nasıl emir ve talimat almışım anlamadım. Sadece ismini duyduğum bu şahıs ile herhangi bir konuşma, yazışma olmadığı halde iddia makamı yine işgüzarlık yapmış… İddia makamı bir adım ileriye giderek KHO’dan mezun olduktan sonra da kıtada örgütlenmeye devam ettiğini iddia etmiş. Affedersiniz Sayın Başkan ama bu kadar onur kırıcı bir itham olamaz. Eylül 2007-Temmuz 2008’e kadar Piyade okulundaydım. Sayın üyeler bu konuda aklınızda en küçük bir şüphe varsa derhal Piyade Okuluna bir heyet gönderin ve benim hakkımda inceleme yaptırın. Tek bir iddia, tek bir bulgu ortaya konulursa bu üniformayı çıkarırım ve sizlerin önünde yemin ediyorum tek bir kelime dahi etmeden mahkum olmayı kabul ederim. Bu sadece bana değil, mesleğime ve onuruma sürülmek istenen kara bir lekedir. 29-06-2008 yılında katıldığım Yüksekova Dağ ve Komando Tugay Komutan Yardımcılığında aldığım 2 haftalık oryantasyon eğitimini müteakip görevlere çıkmaya başladım. Sayın Başkan eğer görev ceridelerini incelerseniz, başımı bile kaldıracak zamanım olmadığını göreceksiniz. İlk görevim 13 Temmuz 3 günlük. Kışlaya dönünce 2 gün dinlenme ve 18 Temmuz ikinci görevim Dağlıca. İlk temasımın yaşandığı görevdir.
Sayın Başkan bu itham karşısında aşırı derece heyecanlanmam ve tepki göstermem bundandır. Hayatımı ortaya koyduğum bir konuda alay edercesine, hakikatlerden uzak, sapkınca ithamlar benim şerefimle oynamaktır. Buna asla müsaade etmedim ve etmeyeceğim de. Mehmetçikle omuz omuza göreve gittiğim bölgede, örgütle, çetecilikle, hücrecilikle itham edilmek şerefimle oynamaktır. Soruşturma savcıları bu iddialarını kanıtlamak zorundadırlar. Aksi takdirde bu iddiaları iftiradan öteye gitmeyecektir.
Sayın Başkan bu iftira denizi karşısındaki samimi duygularım ancak ve ancak ibra-namedir. 4 yıl sonra ilk defa içim bu kadar huzurludur. Kendimi ilk defa bu kadar temiz hissediyorum.
İDDİA 12 
İddianame sayfa 1766 aynı paragrafta: ..şüpheli Noyan Çalıkuşu ile yaptıkları bir konuşmada “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık” sözünden de anlaşılacağı üzere örgüt içinde ki bu hücre yapılanması, üyelerinin çok gizli ve yeminli bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları…
Sayın Başkan, burada Soruşturma savcıları olayları bir hayli zorlamışta zorlamış, Harbiyelilik-askerlik yeminini, çok gizli bir üsluba sokmuştur. Noyan Çalıkuşu ile benim 07.07.2008 tarihinde tutuklanmış olan Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile ilgili yapmış olduğumuz konuşmada Noyan’ın söylemiş olduğu masumane bir cümleyi soruşturma savcıları “gizli örgüt yeminine” dönüştürmek istemiştir. Bu konuşmanın yer aldığı iletişim çözümlemesini okuduğunuz zaman bunun böyle yorumlanmayacağını kolayca görürsünüz. Peki nasıl oluyor da herkesin anlayabildiğini soruşturma savcıları anlayamamıştır? Bunun takdir ve yorumu da Sayın Mahkemeye bırakmaktayım. Mehmet Ali Çelebi Harbiyelilik yemini detaylı olarak anlattığı ve izah ettiği için ben tekrar anlatmaya gerek duymuyorum. Askerlik hayatım boyunca bu yeminime sadık kalmaya çalıştım ve sadık kalmaya devam edeceğim. Bu masumane cümlelerden sapkınlık doğurtanlar, yazdıkları iftira manzumelerine konu olacaklardır. İftira manzumesi bu haliyle ancak ihtikar-name olabilir. Bu haliyle bu savlar İnsan haysiyetine dil uzatan hakaretler manzumesidir.
Sayın Başkan, son olarak bu konuda şunu söylemek isterim ki; karanlık asla gelmez, sadece güneş gider; karanlığın gücü yoktur, karanlığın tek gücü güneşin yokluğudur. Hukuk yokluğu da güneş yokluğu gibi geçicidir.
İDDİA 13 
İddianame sayfa 1766 aynı paragrafta: Örgüt üyelerinin yaptıkları görüşmelerde devamlı olarak Yürütme organına, Başbakana ve Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde birbirlerini kışkırttıkları ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptığı…
Sayın Başkan, iddia makamı sert ifade ve üslup ile iddiasını güçlendirmeye çalışmış fakat bana ait telefon görüşmeleri ve e-postalara baktığınız zaman göreceksiniz ki bu iddia asılsızdır. Yaptığım hiçbir görüşme ve yazdığım hiçbir e-postada Devlet erkanına aleni veya gizli bir hakarette bulunmadım. Bu sayıklamadan ve hatta halüsinasyondan ibaret bir iddiadır. İddia makamı bu konuda benim yazdığım veya söylediğim tek bir cümle bile varsa bunu ortaya koymak zorundadır.
ÖRGÜTSEL İRTİBATLAR
Sayın Başkan, daha önce de açıkladığım üzere iddia makamı, Harp Okulundan devre arkadaşlarım olan ve en az 12 yıllık birlikteliğimiz olan silah arkadaşlarımı tanımadığımı kastederek gizli bir hücre yapılanmasını iddia etmektedir. Ama kusura bakmasınlar; Mehmet Ali Çelebi, Noyan Çalıkuşu, Hasan Hüseyin Uçar, Önder Koç devre arkadaşlarımdır ve harp okulunda günümüzün24 saatini beraber geçirdiğimiz arkadaşlarımdır.
Sayın Başkan Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile nasıl tanıştığımızı daha önce açıklamıştım. Ayrıca iddia makamı Ali Özoğlu ile irtibatım olduğunu iddia etmiştir. Ancak biraz önce de söylediğim üzere, kitap fuarında gördüğüm ancak konuşmadığım, daha sonra ismi duyduğum ama hiç görüşmediğim, ilk olarak burada mahkeme salonunda tanıştığım ve görüştüğüm Ali Özoğlu ile tutuklanmadan önce hiçbir irtibatım olmamıştır. Nitekim irtibat tespit tutanağı ve telefon dökümüne baktığınızda Sayın Ali Özoğlu ile tutuklanmadan önce herhangi bir görüşme ve irtibatım olmadığını rahatlıkla görebileceksiniz. Sayın Ali Özoğlu, Neriman Aydın ile yapmış olduğu telefon görüşmesinin bir bölümünde Neriman Aydın’ın “senin tanımadığın bir Eren Teğmen var abisi” dediği Ali Özoğlu’da “Ereni biliyorum” dediği gözükmektedir. Fakat Sayın Ali Özoğlu’nunda açıklayacağı üzere tutuklanmadan önce kendisiyle hiçbir şekilde görüşmemiz olmamıştır.
Sayın Başkan iddia makamının bir diğer irtibatı ise; Hamza Demir ile ilgilidir. Hamza Demir’in savcılık beyanı ve savunmasında belirttiği üzere ne ben onu tanırım ne de o beni tanır.
Sayın Başkan ayrıca, şunu da belirtmek isterim ki; telefonumun teknik takibe alındığı 25.06.2008 tarihinden tutuklandığım 19.09.2008 tarihine kadar olan süre zarfında sadece 2 görüşmem tespit edilerek iddianameye konulmuştur. Bu konuşmalarımın içeriği de yukarıda arz ettiğim gibi hal-hatır sormadan ibarettir. Bunun yanında 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.07.2008 tarihinde aldığı gizli izleme kararı neticesinde yapılan izleme de dahi herhangi bir şüpheli durum tespit edilmemiştir.
Sayın Başkan bununla birlikte şu hususunda bilinmesi gerçeğin açığa çıkmasına yardımcı olacaktır. Sayın Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ı tanıdığım 2006 Aralık’tan tutuklandığım 2008 Eylül ayına kadar ki telefon görüşmelerimin sayısı Kemal Aydın’la 16, Neriman Aydın ile 14′tür. Bu konuşmalarımdan Kemal Aydın ile 1, Neriman Aydın ile 2 görüşmemin iddianameye konulması ve bu görüşmeler ile örgüt irtibatı kurulması abesle iştigaldir. İddianame’de ki görüşmeler dahil diğer konuşmalarımın da içeriği tamamen hal-hatır sormadan ibarettir.
Sayın Başkan, 9. Ağır Ceza Mahkemesi 17.07.2008 Tarihli Gizli İzleme Kararı (EK-A), İrtibat Tespit Tutanağı (EK-B), Telefon Görüşme Şeması (EK-C), Telefon Dizi Pusulası (EK-Ç) ekte sunulmuştur.
ELDE EDİLEN DOKÜMANLAR
Sayın Başkanım, iddianame sayfa 1750’de başlayan “elde edilen dokümanlar” bölümünün ilk cümlesini size okumak istiyorum.
b-Elde Edilen Dokümanlar
Diğer Şüphelilerde ele geçen dokümanlar:
Şüpheli Neriman Aydın’ın Ankara ili Çankaya ilçesi Birlik Mahallesi 14. Sok. No:7 sayılı adresinde yapılan aramada ele geçirilen dokümanlar…
Sayın Başkan gördüğünüz üzere benimle ilgili herhangi bir doküman yoktur ve soruşturma savcıları iddianamede benimle ilgili olan alanı boş tutmamak için epeyce uğraşmış ve Sayın Neriman Aydın’ın evinde bulunan dokümanları benim boş sayfama eklemişlerdir.
Sayın Başkan 109. klasör sayfa 30′da ki bana ait ve Yüksekova Cumhuriyet Savcısı tarafından hazırlanmış olan “arama ve el koyma” tutanağını incelerseniz orada da suç unsuruna rastlanmadığını göreceksiniz.
Yüksekova Cumhuriyet Savcısının tutanakta ki ifadesi aynen şöyledir; … arama sırasında bulunan bilgisayar haricinde çeşitli kitap faturaları ve kişisel suç unsuru içermeyen çeşitli program ve cd.lerin bulunduğu,incelenen 2 adet ajanda içerisinde şüphelinin askeri görevi ile ilgili notların ve ders notlarının bulunduğu ve bu ajandaların suç unsuru içermediği, incelenen kitap faturalarında ve kitaplarında suç unsuru içerebilecek ya da soruşturmanın konusu ile ilgili olabilecek bir kitabın bulunmadığı tespit edildi.
Sayın Başkan ek klasörler, iddianame, arama tutanakları, ele geçen dokümanlar incelendiği takdirde bana ait olan, benim üzerimde veya ikamet ettiğim yerde herhangi bir belge doküman olmadığı görülecektir. Alınan ve hala bana verilmeyen bilgisayarımda da herhangi bir şey bulunmamıştır.
Sayın Başkan, Yakalama ve Üst Arama Tutanağı (EK-D), Arama ve El Koyma Tutanağı (EK-E) ekte sunulmuştur.
Arz ederim
Teğmen Eren MUMCU
20.02.2012


Not: Savunmayı bize ulaştıran Sayın Betül Sarıhan’a Teşekkürler.
ulusalbakis.com

0 yorum:

Yorum Gönder

Teşekkürler...

 
Kemalist Kuvvet © 2011 | Designed by RumahDijual, in collaboration with Online Casino, Uncharted 3 and MW3 Forum
www.yuzde55.com