Kutsal topraklarda şeytan
taşlarken gerçekle Müslümanları taşlamak
Yurtseverler, duyarlı insanlar,
etrafımızda neler oluyor merakı içinde olanlar, "Bindik bir alamete
gidiyoruz kıyamete" edilgen bekleyişi içinde olmayı içine sindiremeyen
yurttaşlar öğrenmek istiyorlar ve soruyorlar, "Suriye’ye müdahale yapılacak
mı? Suriye’deki çatışma iç savaşa dönüşecek mi?" diye.
Sevgili okurlar Suriye’de rejim
değişikliğine yönelik olarak dış müdahale örtülü olarak uzunca bir süredir
vardır ve günümüzde artarak devam etmektedir. Suriye’de dış müdahale ile zorla
başlatılan çatışmaların bugün itibarıyla iç savaşa dönüşme eğilimi henüz
göstermemiş ve ateş bacayı henüz sarmamıştır.
Bilindiği gibi her ülkenin
dışardan kaşındığında iç barışının bozabileceği bir hassasiyeti vardır.
Suriye’de bu genellemenin dışında tutulabilecek bir ülke değildir. Suriye’de
halen süren çatışma ortamı rejim değişikliğine yol açmak maksadıyla batı
tarafından tetiklenmiştir. Çatışmanın büyümesi, yaygınlaşması ve bir iç savaşa
doğru gelişmesi istenmektedir.
Rusya ve Çin, Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyinde Suriye’ye yapılacak bir askeri müdahalenin önünü veto ile
kesmektedir. Ayrıca Rusya, Suriye’ye silah yardımı yapmakta ve desteğini
göstermek için biri uçak gemisi Kuznetsov olmak üzere 3 harp gemisini Tartus
limanına göndermiştir. Fakat bunlar yeterli değildir, daha fazlasını yapmak
zorundadır. Bilmelidirler ki bunun peşine İran gelecektir.
ABD, Rusya ve Çin’in vetolarına
ve halen devam eden desteklerine rağmen Suriye için daha önce vermiş olduğu
"Başer Esad iktidardan çekilecek ve rejim değişikliği yapılacaktır"
kararını değiştirmemiştir. ABD Birleşmiş Milletleri kısa devre ederek başka
türlü yapılanmalarla yine Suriye’ye müdahale etmek istemekte ve bu maksatla
elverişli ortamı hazırlamak için Suriye’deki örtülü savaşa hız vermiştir.
Suriye her taraftan kuşatılmış
olup komşuları tarafından arkadan vurulmaktadır. İncirlik’ten kalkan
Predator’lar isyancılara destek vermektedir. Muhaliflere silah, malzeme ve para
yağdırılmaktadır.Irak'ın kuzeyinden muhaliflere her türlü destek gittiği
ağırlıkla Musul-Rabia hattının kullanıldığı bilinmektedir.
ABD’nin Irak’tan çekilmesine
rağmen halen ülkede özel güvenlik şirketlerine bağlı 18.500’ü yabancı toplam
36.000 profesyonel asker vardır. Bunların ne yapıp yapmadığı, nerelere gidip
geldiği, ne haltlar çevirdiği pek bilinememekte ve kontrol edilememektedir.
Müslüman Kardeşlerin yanında El Kaide’de çatışmalara aktif olarak katılmakta
hatta Halep, Humus ve Şam’da intihar eylemleri gerçekleştirmiştir.
Geçtiğimiz Salı günü Amerikalı ve
Fransız olmak üzere iki gazeteci çatışmalarda yaşamını yitirmiştir. Bu ölümler
batı toplumunda Suriye’ye karşı tesis edilmeye çalışılan olumsuz iklime büyük
katkı sağlayacaktır. İster İstemez hükümet güçleri de isyanı bastırmak için
sertleşmektedir. Görülen o ki, bu isyan bastırma operasyonu sürdükçe, ekonomi çökmekte, alt yapı tesisleri büyük
zarar görmekte ve bu yıkım insanları birbirinden uzaklaştırmakta ve dolayısıyla
halkın yönetime karşı memnuniyetsizliğini zaman içinde arttırmaktadır. Bu
tırmanma bu şekilde devam ettiği sürece iç savaş kaçınılmaz olur. Zaten
istenende odur.
Birleşmiş Milletlerden veto
nedeniyle yetki alınamadığı için yapılamayan askeri müdahaleyi başka bir
platformda kotarmak maksadıyla bugün Tunus’ta uluslararası bir toplantı
yapılacaktır. Toplantıya ABD, Fransa, bazı Avrupa Ülkeleri, Arap Ülkeleri,
Türkiye katılacaktır. Bu toplantıya Suriye’nin Dostları Toplantısı adını
vermişler. Buna kargalar bile güler.
Düşünün; PKK dış destek ve
isteklendirme ile azdırılmış, yoğun terör faaliyetleri yapıyor, güvenlik
güçleri ile yoğun çatışmalar ve arzu edilmeyen gelişmeler oluyor. Arkasından
ABD, bazı Avrupa Ülkeleri ve bölgesel sorumluluğuna müdrik bazı komşularımız
Türkiye’nin dostları adı altında toplanıyorlar ve bize müdahaleyi görüşüyorlar.
Ne dersiniz?
Tarihsel, kültürel ve dinsel
bağımız bulunan komşumuza karşı Sarkozy yönetiminde Fransa ile işbirliği yapmak
çok ağrıma gidiyor. Sarkozy, AKP yönetimde Türkiye’ye yapmadığını bırakmadı,
bir suratımıza tükürmediği kaldı ama Yarabbi Şükür yaklaşımı ile Fransa’nın
kuyruğunda gitmeye devam ediyoruz.
Suriye’ye müdahale ve rejim
değişikliği beraberinde bölünmeyi de getirecek. Kim kazanacak? Doğal olarak
İsrail! En büyük düşmanı yok olacak ve işgal altında tuttuğu su kaynakları
bakımından zengin Suriye’nin toprağı Golan’ı iç edecek. Siz kime hizmet
ediyorsunuz? Hani 9 Türkün kanı, tazminat ve özür, ne oldu?
Biliyorsunuz biz Müslümanlar her
yıl Haç sırasında Mekke ile Mina arasında bulunan taştan sütun Camrat al
AKABE’yi şeytanı temsilen taşlamaktayız. Hazreti İbrahim’den kalma bu dinsel
ritüel esasında simgeseldir. Burada Müslümanlar omuz omuza vererek şeytanı yani
onun kimliğinde kötülükleri, haksızlıkları, zulmü ve zorbalığı taşlarlar.
Bu nasıl Müslümanlıktır ve
dindarlıktır böyle! Kutsal topraklarda temsili şeytanı taşla ve kendini tatmin
et, gerçek yaşamda Haçlılarla ve zorbalarla omuz omuza ver, Müslüman’ı ve
mazlumu taşla,
Allah kabul etsin.
Türker ERTÜRK
0 yorum:
Yorum Gönder
Teşekkürler...