'Ankara emir verdi,
769 Musevi öldü'
Zülfü Livaneli’nin
Serenad kitabıyla tekrar gündeme gelen Struma faciasında hayatını kaybeden 769
Musevi, 70 yıl sonra geminin İstanbul’da 71 gün beklediği Sarayburnu’nda
anıldı. İshak Alaton, “769 kişi o günün devleti tarafından bilerek ölüme terk
edildi. Özür diliyoruz sözünü duymak istiyorum” dedi. 1942’de 769 yolcu 10 mürettebatla Romanya’dan Filistin’e Nazilerden
kaçmak için yola çıkan ancak 71 gün İstanbul’da bekledikten sonra Karadeniz’e
bırakılıp bir Rus torpidosuyla batırılan Struma gemisinde hayatını kaybedenler
70 yıl sonra ilk kez Sarayburnu’nda anıldı. Unutulan Struma faciası VATAN
Yazarı Zülfü Livaneli’nin 2011’de yazdığı çok satan Serenad adlı romanıyla
tekrar gündeme gelmişti. Anmaya işadamı İshak Alaton, Zülfü Livaneli, avukat
Cem Murat Sofuoğlu, Türk Musevi Cemiyeti Başkanı Sami Herman, Prof. Dr. İştar
Gözaydın’ın yanı sıra yaklaşık 40 civarında kişi katıldı. Sarayburnu’nda
yapılan anmayı tertipleyen avukat Sofuoğlu, “Zülfü Bey’in Serenad kitabını
okuduktan sonra aldığım ilhamla harekete geçtim. Burada hiçbir kimlikle değil
sadece insan olarak bulunuyoruz. Bu insanları birisinin anması ve hatırlaması
lazım” dedi. Törende konuşan Türk Musevi Cemaati Başkanı Sami Herman bugün tüm
sinagoglarda Struma’da ölenler için anma töreni ve dua düzenleneceğini
belirtti.
‘Ankara’nın emriyle
cinayet’
Anmaya katılan
facianın canlı tanığı İshak Alaton ise, “Gemi geldiğinde 15 yaşındaydım.
Jandarma iskeleye yanaşmasına izin vermediği için her akşam gelir ekmek, şeker,
yağ, yiyecek ve erzak çuvallarını sırtımda mavnalara taşırdım. 770 kişilik
erzak mavnalarla gemiye götürülürdü. 770 kişilik ekmek alır götürürdük. O
ekmeklerin kokusu hala hatırlıyorum. Kızılay o dönem göstermelik bir yardımla
yetindi. Struma’daki talihsiz insanlara esas yardımı İstanbul’daki Musevi
cemaatinin ileri gelenleri ve yaşlıları yaptı. Babam Haim Alaton da yardım için
kurulan komitedeydi. Ancak motoru Haliç’teki bir atölye de tamir edilen gemi bu
bilinmesine rağmen halatları kesilerek boğazın Karadeniz tarafına götürülerek
açık denizde bırakıldı. 770 kişi o günün devleti ve hükümeti tarafından bilerek
ölüme terkedildi. Ertesi gün gelip gemiyi göremeyinceuyandık. Struma Ankara’nın
emir verdiği bir cinayet olarak hafızalarda. Almanya Başbakanı Angela Merkel,
NeoNazileri tarafından öldürülen sekiz Türk için özür diledi. Almanya’nın 80 milyon
insanı bu saygı duruşun iştirak etti. Ben de diyorum ki bugün burada Struma
cinayeti için de ya Ankara’dan ya o gün yönetimde olan partiden birileri
çıkacak ve o günün hükümeti adına özür dileyecek. Ve diyecek ki “Evet bu bizim
omuzlarımızdaki bir cinayettir. Bir günahtır ve biz bunun yükü altında daha
fazla ezilmek istemiyoruz ve özür diliyoruz. Artık “Özür diliyoruz” sözünü
duymak istiyorum. Zamanı geldi. Türkiye’nin özür dileme cesaretini
gösterebilmesi lazım. Bunu yapabildiği takdirde arınacak, yücelecek, yükselecek
ve saygınlık kazanacak. Geçmişimizle barışmak en önemli hedefimiz olmalı” dedi.
Yazdığı Serenad adlı
romanla unutulan facianın bir çok kişi tarafından öğrenilmesini sağlayan Zülfü
Livaneli ise, “Bazı katliamları hoş görmek bazılarının karşısında olmak diye
bir şey olamaz. Katliam katliamdır. İnsan öldürmek insan öldürmektir. Bugün
Almanya’da öldürülen vatandaşlarımıza nasıl canımız yanıyorsa Struma’da, 2.
Dünya Savaşı’nda, Balkan Faciası’nda ölen Türklere de bütün dünyada acı çeken
insanlara karşı bir insanlık borcumuz var. Bizim ülkemizde olduğu zaman bu borç
büyüyor. Gerçekten de üzerine sessizlik perdesi örtülmüş büyük bir trajedi bu.
Burada bir çok devlet suçlu. Savaşı başlatan Almanlar, geminin yola devam
etmesine izin vermeyen ve Türk hükümetine baskı yapan İngilizler, Romen
hükümeti Türk hükümeti ve Sovyet Birliği de suçlu. Struma’nın ne olduğunu
bilmek özür adımları için en önemli şey. Keşke hükümet o zaman bu insanları
alıp şefkat gösterip bir kampa koysaydı Maalesef Başbakan Refik Saydam
döneminde böyle bir şey yaşandı” dedi.
Struma’da ne yaşandı?
İkinci Dünya Savaşı
sırasında Avrupa’dan Filistin’e kaçabilmek umuduyla yolcularının çoğunluğu
kadın ve çocuklardan oluşan 770 Romanyalı Musevi Panama bandıralı nehirlerde
kömür taşımacılığı yapan Struma gemisine bindi. Köstence’den yola çıkan gemi 16
Aralık 1941 tarihinde motorunun bozulması sonucu İstanbul’da Sarayburnu
açıklarında demirledi. Filistin vizesi bulunan birkaç yolcu İngiliz hükümetinin
onayıyla, bir aile de işadamı Vehbi Koç’un Türk hükümeti nezdindeki girişimiyle
gemiden indirildi. İngiliz Hükümeti’nin Filistin’in bu yolcuları kabul
etmeyeceğini açıklaması, Almanya’nın müttefiki Romanya’nın da yolcuları geri
almayacağını bildirmesi üzerine Sarayburnu’nda bekletilen gemi römorklarla
Şile’de Karadeniz açıklarına çekildi. Gemi Şile açıklarındayken, 24 Şubat 1942
tarihinde Rus denizaltısı SC 213 tarafından atılan torpille batırıldı. Batan
gemide bulunan yolculardan 769’u hayatını kaybederken sadece 19 yaşındaki David
Stoliar adlı bir Musevi kurtuldu. 755 kişinin cesedi gemiyle birlikte sulara
gömüldü.

0 yorum:
Yorum Gönder
Teşekkürler...